Hallstatt yazımla karşınızdayım.Hallstatt hakkında ki duygularımı ne kadar doğru olarak ifade edebilirim bilmiyorum.Sanırım benim için Venedik ile Hallstatt büyülü şehirler listemin bir numarası için kapışırlar. Kışın ziyaret etme fırsatı bulduğum Hallstatt huzur dolu dağlarıyla, dingin gölü ile kucaklıyor insanı. Gölü geçip Hallstatt'a kavuşmak için büyük bir sabırsızlık kaplıyor insanın içini.Sadece orada duruyor, huzuruna davet ediyor bizi. Keşke diyorsunuz içinizden şuan sadece ben ve Hallstatt olsa zaman dursa önce uzaktan izlesem sonra iki aşığın uzun süre sonra kavuşması gibi kavuşsam ona. Evet Hallstatt, büyülü atmosferiyle hafızalarımıza kazınıyor. O kadar soğuk hava o kadar zahmetli yollar küçük kasabayı görünce sanki hiç oluyorlar. Uzun lafın kısası ölmeden önce mutlaka ama mutlaka Hallstatt'ı görün efendim :) Gelelim detaylara.
HALLSTATT'a ULAŞIM
Hallstatt için en zahmetli kısım ulaşım kısmı ama bu yine de sizin seyahat etme zevkinize göre değişebilecek bir durum. Bunun yanı sıra Hallstatt'a nereden gideceğinize de bağlı tabi. Biz Viyana seyahatimizin içinde gerçekleştirdiğimiz için uzun bir tren yolculuğunun yanı sıra mini bir otobüs seyahati de yapmış olduk. Aslında bu durumdan hiçte şikayetçi değilim.Yol üstünde bir çok farklı hayatı gözlemlemek, en ufak ayrıntıların yardımıyla kendini oraya ait hissetme duygusu o kadar güzel ki.Aynı yolları tekrar tekrar katedebilirim.
Biz sabahın kör vaktinde hotelimizin yakınında bulunan Wien Westbahnof istasyonunda Salzburg'a doğru yola çıktık. Biletlerimizi https://westbahn.at adresinden önceden satın aldık. Tren biletlerinizi önceden almak planlama yapmanıza yardımcı olacaktır.Aynı zamanda bilet fiyatlarında küçük indirimlerde bulabilirsiniz. 3 saatten birazcık daha fazla zamanda Salzburg'a varmış olduk. Yol boyu hem sabahın erken saatleri olması hem de Salzburg yazımda da bahsettiğim gibi biraz rahatsız olmamdan dolayı uyudum.
Salzburg kısmını hızlıca geçtikten sonra Salzburg otobüs istasyonundan 150 numaralı otobüs ile Bad Ischl istasyonunda indikten sonra hemen yanı başındaki tren istasyonunun Hallstatt trenine biletimizi alıyoruz ve kısa ama aynı zamanda etkileyici bir tren yolcunun ardından soluğu Hallstatt köyünün karşısında gölün öbür ucundaki harikalar diyarıyla bakışmaya başlıyoruz. Ayrıntılara girmeden önce otobüs yolculuğumuzla ilgili olarak ufak bir şey yazmak istiyorum.Ben hayatımda bu kadar güzel köyler, kasabalar görmedim. Doğası ayrı güzel, evler ayrı güzel düzeni nizamı ayrı güzel.Yol boyu gözlerimi kırpmadan büyük bir hayranlıla etrafımı izledim diyebilirim.Ait olmayı istediğim anlar yaşadım.Evet kendimi o küçük şirin köylere ait hissettim.
HALLSTATT'ta GEZILECEK YERLER
Hallstatt Meydanı : Bu küçücük kasabasıyı hiç bir yere uğramadan bir ucundan diğer ucuna gezmek cidden en fazla 15-20 dakika sürer. Hallstatt Ana Meydanını bulmak o yüzden hiç zor değil.Gölü tekne ile geçip indiğinizde biraz yürüyüp sol tarafa doğru devam ettiğinizde karşınızda meydanı görüceksiniz. Maalesef biz gittiğimizde meydandaki heykelde onarım çalışması olduğu için fotoğraf çekemedim. Ama yine de elimde bir meydan fotoğrafı var.Meydan minik ve kendine özgü tasarımıyla gayet şirin.
Tuz Madenlerini Gezmek : Açıkçası görmeyi çok istediğim bir yerdi.Fakat Aralık ayından Nisan ayına kadar kapalı olduğu için maalesef gezemedim. Füniküler yardımıyla yukarı çıkmak oldukça kolaymış.Tabi yürümeyide tercih edebilirsiniz. Hallstatt tuz madenlerinin bu kadar önemli olmasının sebebi 7000 yıllık bir geçmişe sahip olması ve halkın geçimini bu madenden sağlamsı.Ziyaret edenlerden okuduğum kadarıyla harika bir tecrübe bende bir sonraki Hallstatt ziyaretimi daha uygun mevsim şartları altında gerçekleştireceğim o zaman mutlaka ziyaret edeceğim.
Skywalk : Malum mevsim şartları nedeniyle tuz madenlerinin yanı sıra skywalk'a çıkma fırsatımda olmadı.Ama bunu tecrübe edebilmek için mutlaka ikinci bir ziyaret gerçekleştireceğim.
Kemik Ev: Kemik evin çok garip bir hikayesi var çok eski zamanlarda çok fazla insanın ölmesi ve bu insanları gömmek için mezarlıklarda yer kalmaması nedeniyle daha önceden gömülmüş insanların kemikleri mezarlardan çıkarılıp kafataslarına işlemeler yapılıp kemik evlerinde saklanmaya başlamış.Tabi o bölgede zamanında bu evlerden bol miktarda bulunuyormuş.Ama zamanla sayıları azalmış. Şu an Hallstatt Kemik Evi St. Michael Kilisesi'nde bulunuyor.Ziyaret etmenizi tavsiye ederim.Tüyler ürperten tuhaf bir durum.
Hallstatt Sokakları : Küçük ama verdiği huzur büyük Hallstatt'ın.Yerli halk için artık bir çile olmaya başlayan turist ziyaretleri, turistler için ise harika deneyimler olarak kalıyor. Temiz bir nefes almak, zihnimizde harika fotoğraflar bırakmak ve dünyanın daha güzel bir yer olduğuna inanmak için Hallstatt sokaklarını adımlamanız yeterli.İstediğiniz sokağa girin kesinlikle kaybolmayacağınız ve her bir sokak arasında hoşluklar bulabileceğinize kefil olurum.Ama gezerken yerli halkı rahatsız etmemeye çalışalım.
HALLSTATT'ta YEME-İÇME : Biz Hallstatt'ta memleketimizden kilometrelerce uzakta onların tabiriyle döner kebap bizim tabirimizle tavuk döner yedik. Dolu dolu birgünün ardından aslında hiçte özlemediğimiz o tat nasılda iyi geldi bize.Dönercinin büfesini tekneden inip yürümeye başladığınızda az ileride karşınızda göreceksiniz. Tabi yeme içme sadece bununla sınırlı değil.Çok sayıda kafe restaurantların bulunduğu bölge özellikle ördek etinin tadına bakmamız tavsiye ediliyor. Bizim tercihimizin tavuk döner olmasının sebebi hem çok acıkmış olmamız hem de ucuz olması tabiki. Tercih size kalmış tabiki ama değerlendirmenizi tavsiye ederiz.
Hallstatt hediyelik eşya satan dükkanların karşısında kaynak suyu olduğunu düşündüğüm bir çeşme var.Buz gibi kış havasında o suyu içtiğimde hissettiğim üşüme duygusu yorgunluktan bayılmış halime iyi geldi.Tavsiye ederim.Hele ki yaz sıcağında ziyaret fırsatı bulduysanız kaçırmayın derim :)
Tekne ile gölün karşısına geçip tekrar tren istasyonuna geri dönecekseniz eğer tekne biletinizi gidiş dönüş şeklinde alırsanız kişi başı 2-3 euro kar edebilirsiniz. Bir de tekne ile ilgilenen kişiler oldukça kaba ve suratsızlar ama çalışanlara kızmakta istemiyorum.Çünkü birçok insanla her gün uğraşmak oldukça yorucudur.
Bizim dönüşümüz akşam treni ile Viyana'yaydı.Tren çok kalabalıktı fakat günün mutluluğu ve huzuru herkesi sardığı için tren yolculuğumuz çok keyifli geçti.Kalabalık olmasına rağmen gürültüsüz sıcacık bir tren yolculuğu günü bitirmek için harika oldu.
